Fındıklı Gül Tatlısı

Gelinlerin atağından sonra, etkinlik sırası şimi de kayınvalidelerin hodri meydan dediği geleneksel tatlar etkinliğinde. Sayfamın adına yakışacak güzel bir Antep tarifiyle katılmak isterdim ama, malum gurbette her malzemeyi tedarik etmek mümkün olmuyor.
Gül tatlısının ismi size hiç yabancı gelemeyecek ama tarifim farklı bir gül tatlısına ait. Karedeniz mutfağınadan olduğunu tahmin ediyorum. Uzun yıllar öncesi bir komşuda tadına bakmış ve hemen not etmiştim. Aradan 10 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, ilk kez denedim ve çok şükür beni utandırmadı. Hatta şerbetini hazırlarken limon suyu kullanmadığımı yaptıktan sonraki gün hatırladım, ama 3-4 gün boyunca yani bitene kadar şekerlenmedi.
Sevgili Saliha‘ ya kolay gelsin diyorum. Katılım çok olacağa ve arkadaşım yorulacağa benziyor.

yemek_016

 Malzemeler:

  1. 1 çaybardağı erimiş tereyağı
  2. 1 çaybardağı süt
  3. 1 yumurta
  4. Bir tutam tuz
  5. Yarım paket kuru veya yaş maya
  6. Yeterince un.
  7. 20o gr. arasına serpemek için çekilmiş fındık ( Ne un gibi nede fazla irice olmayacak.)
  8. Açmak için unla karıştırılmış nişasta
  9. Yufkaların üzerine gezdirmek için sıvıyağ

Şerbeti:

  1. 2 bardak şeker
  2. 3 bardak su
  3. yarım limon suyu

Yapılışı:

  1. Yumurta, süt, tereyağ, maya, tuz karıştırılır ve un ilave edilerek normal kıvamlı bir hamur yoğurulur.
  2. Hamur 10-15 dak. bekletilir.
  3. Bu arada şerbeti hazırlanıp kaynamaya bırakılır. Orta ateşte 15 dak. kaynatılıp limon suyu ilave dilip soğuması için uygun bir ortama konur.
  4. Hamurdan 4 tane beze hazırlanır ve her beze unlu nişastayla açılabildiği kadar açılır. Benim açtıklarım böreklik yufkadan daha inceyediler.
  5. Bu aşamada tatlınızın biraz büyükce mi ,yoksa parmak kalınlığında hazırlayacağınız sarmalardan mı oluşacağına karar vermeniz gerek. Çünkü baş parmak kalınlığında 2 şer cm. lik keserek veya oklava kalınlığında sararrak yine iki cm lik parçalar hazırlama imkanınız var. İkisi de lezzet olarak aynı, sadece ince olunca benim gibi iyi pişmiş kıtır tatlıları sevenlerin tercihi olacaktır. Fazlaca detay veriyor gibi olabilirim ama ben tariflerde arıyorum bu tür detayları ve belki yeni mutfak öğrencileri olabilir düşüncesiyle yazmak istedim.
  6. Kalın hazırlayacksanız açtığınız yufkanın üzerine sıvıyağ sürün ve eşit bir şekilde fındığı serpin.
  7. Bir ucundan başlayarak sarma sarar gibi çok gevşek olmayacak ama tam sıkı da olmayacak şekilde sarın.
  8. 2 cm. lik parçalara kesin ve yağlanmış tepsiye kesilen tarafları yukarı ve aşağı gelecek şeklide dizin.
  9. İnce yapacaksanız yufkanın üzerine fındık serptikten sonta keskin bir bıçakla tam ortasından kesin ve yarımşar yufkadan sarmalar hazırlayarak kesin. Hatta bir kısmını kalın bir kısmını incede yapabilirsiniz benim gibi.
  10. 180° lik fırında kızarmaya başlayana kadar tutun ve ısıyı biraz daha düşürüp iyice pişmesini bekleyin.
  11. Sıcak hamurun üzerine soğuk şerbeti dökün ve birkaç saat çekmesi için bekleyin. Arada bir ters düz ederek şerbeti orantılı olarak çekmesini sağlayın.

Ekmek Arası Köfte

Evde sık sık ekmek yapıyorum, ama nedendir bilmem hep bazlama türü sacta pişen ekmekleri yapmayı tercih ediyorum. Her ne zaman da fırında bu tür ekmek yapmaya kalksam neden sık yapmadığımı soruyorum kendime. Almanya’da brötchen denilen bu ekmeklerden çok yaygın olduğu için ister istemez insan farklı tatlara yöneliyor. Ben de çıkışı bazalma da buluyorum galiba. Hem bazlama daha çabuk tokluk hissi veriyor.:) Ve çocuklarımı kendi yöresel tatlarına alıştırmakta hoşuma gidiyor.
80
80a
EKMEK MALZEMELERİ:

1 tane yumurta

100 gr. tereyağ

1 paket kuru maya

Tuz, su

1 kaşık toz şeker

Yeterince un

YAPILIŞI:

Bütün malzemelerle hazırlanan hamur mayalandırılır.

Küçük parçalar koparılıp istenilen şekil verlip tepsiye dizilir.(Ben silikon tepsi altlığı kullandım.)

Tepsi mayası beklenir ve 200°de pişirilir. Mayalı hamurları fırında fazla tutmayın kuruyabilir.

Köfte tarifi için arşivimden dilediğiniz tarife bakabilirsiniz. Ben fırında pişirdiğim bir köfte tercih ettim.
Ekmeklerin arasına istediğiniz malzemelerle ve köftelerle güzel bir servis yapabilirsiniz. Bir dilim kaşar peyniri ile denemenizi tavsiye ederim.

Hz. Ali'den…


Cumanız mübarek olsun, tüm cumayı bilen seven ve kabul eden dostlar.

Hz. Ali (k.v.) buyurdu ki:
İlim, maldan hayılıdır. Çünkü ilim seni korur, malı sen korursun…
İlim, öğretmekle artar; mal harcamakla tükenir.
Hayatta iyi ameller kazanmak, ilim sayesinde olduğu gibi, Öldükten sonra da iyi hatıraları yaşamak, yine ilim sayesinde mümkündür.
Malın faydası, sahibinin ölümü ile yok olur. Fakat alimin ilmi, dünya durdukça yaşar.

Domatesli ve Soğanlı Focaccia

Bir defa focaccia yapınca gerisi gelir ve artık geliştirmek size kalmış. Bu da benim geliştirdiğim bir tarif. Soğan ve kaşarın uyumu, zeytinyağının hamurun dokusuna verdiği farklılık tadılası bir lezzet çıkarıyor ortaya. Piza gibi diyenlere kesinlikle farklı diyebilirim. Her ne kadar pizanın atası yani ilkel hali olsa da, pizadaki sos iki türün arasındaki farkı belirliyor. Daha hafif aynı zamanda.

 bild_307

Malzemeler:

  1. Un, su, tuz, maya ve biraz sıvıyağ ile hazırlanmış hamur.
  2. 2 tane domates
  3. 4 tane yeşil biber
  4. 1 -2 tane kuru soğan
  5. Kaşar peyniri
  6. Biraz zeytin ve pulbiber
  7. Zeytinyağı

Yapılışı:

  1. Hazırladığınız hamuru mayalandırın.
  2. İstediğiniz büyüklükte parçalara ayırıp merdane yardımı ile piza hamuru gibi açın.
  3. Açılan hamurların her yerine bolca zeytinyağı sürün ve kaşar serpin.
  4. Kaşarın üzerine incecik piyazlık doğranan soğanlar, onların üzerine domates ve diğer malzemeleri dizip zeytinyağına batırdığınız elinizle biraz bastırın.
  5. 200° de pişirin.

Ekmek Arasında Közlenmiş Patates ve Soğan

Çocukken sobanın altına atılarak közlenen patatese bayılırdım. Hala ayılamadım ama, artık soba da yok, köz de… 😦 Teknoloji bizlere fırın gibi harika bir alet armağan etti ama, nankörlük etmesek ve geçmişi özlemesekte olmaz. Salça ekmeğin üzerine nane serperdik o zamanlar-hala büyük bir keyifle yapıyorum bunu- çokta severdim. Bazan arasına közlenmiş soğan da koyardık.
Patatesleri fırına atınca üşündüm, patatese daha belirgin bir tat olarak ne ekleyebilirim diye. Aklım hemen naneli salça ekmekleremize gitti ve lambalar yandı kafamda.:) Merak edenlere tam tarifini vereyim yoksa ben daha sözü çok uzatırım.:)

 

İstenilen miktara göre patates ve soğan közlenir. Ekmeklerin arasına salça sürülür. Közlenen patates, sogan ekmeklerin arasına konur ve pu biberle nane, tuz serpilir afiyetle yenir.

hpim5405

Konya'dan Acı

Daha faklı isimlerle de tanındığını düşündüğüm bu kahvaltılık Konya’da acı olarak biliniyor. Ben Antep’li olduğumdan akraba ziyaretlerimizde, gelin Antep’li acı sever diye ikram ettikleri bu müthiş tat, artık benim mutfağımın da vazgeçilmezlerinden. Buzdolabında haftalarca tadından hiçbirşey kaybetmeden kalabiliyor. Ama Konya’lılar bunu kış hazırlığı olarak yapıyor ve mutfaklarında muhafaza ediyorlar. Kilolarca hazırlayıp sanırım bütün kış tüketiyorlar. Ama laf aramızda acı dediklerinde Konya da acı tüketiminin çok az olduğunu bildiğimden biraz şaşırmıştım. Sonrasında tadına baktığımda adından beklediğim gibi acı değildi ama çook lezzetliydi. Belki benim gibi bilmeyenleriniz vardır diye paylaşmak istedim.

Tarifi tam aslı gibi olmayabilir, çünkü uzun zaman önce almıştım ve zamanla unutmuş olabileceğim noktalar olabilir. Ve tabi ki ben adı gibi tadını da acı yaptım.:) Maydanoz ilavasi de benim yakıştırmam. Konya’lı hanımların düzeltmelerine açığım. Bunu da belirtmiş olayım.

83
MALZEMELER:
  1. 2 tane büyük tatlı kırmızı biber
  2. 5-6 tane yeşil biber (Acı biberle karışık kullanın.)
  3. 6-7 tane domates
  4. 1 demet mazdanoz
  5. 1 baş sarımsak
  6. 1/2 bardak sirke
  7. Tuz
  8. Sıvıyağ
YAPILIŞI:
  1. Biberler minik minik kıyılıp sıvıyağda kavrulur. (Kavurma yapmak istemesseniz ön kavurmadan geçirip su ilavesiyle yumuşamalarını sağlayabilirsiniz.)
  2. Kavrulan biberlere yine minik doğranmış domatesler ve 3-4 diş sarımsak katılır.
  3. Bütün malzeme yumuşayana kadar pişirilir ve ocaktan alınır.
  4. Sirke, Tuz, sarımsakların kalanı, maydanoz ilave dilir ve sıcak sıcak bir kavanoza konup ağzı sıkıca kapatılır.
  5. Tamamen soğuyunca buzdolabına koydum ve bir aydan fazla tazeliğini kaybetmeden kaldı. Sonrasında, yenmek şartıyla hayata veda etti.:)

Kabristan

Cumayı bilen herkesin cuması mübarek olsun ve hayırların başlangıcı olsun inşallah.

Hz. Ali, mezarlığa neden sık gittiğini soranlara şu cevabı vermiş:
İki sebebi var. Anlattıklarıma itiraz etmiyorlar ve arkamdan gıybetimi yapmıyorlar.

Bulgur Pilavı ve Mantar Kavurması

Bulgur benim en çok tecih ettiğim pilav malzemesi. Gerek alışnalığımıdan dolayı gerekse besin değerleri açısından sık sık yapıyorum. Ve son dönemlerde sade yerine üzerine çeşitli sebzeler kavurarak birlikte servis yapıyorum. Tahmininizden çok daha güzel bir ikli oluyor.

Aymen’in sobesine cevap vermeden vakit kazanmış olayım bu arada.

84

MALZEMELER:

  1. 1 bardak bulgur
  2. 1 tatlı kaşığı salça
  3. Zeytinyağı
  4. Tuz, karabiber

Mantar kavurması için:

  1. 1 kutu mantar konservesi ( Taze mantar kulanırsanız daha güzel olur.)
  2. 1 tane ince kıyılmış kuru soğan
  3. Yarım kırmızı biber
  4. Maydanoz
  5. Bir diş sarımsak
  6. Sıvıyağ,
  7. Bir tatlı kaşığı salça
  8. Tuzot, karabiber

YAPILIŞI:

  1. Zeytinyağı ve salça kavrulurp ve yıkanmış bulgur eklenir.
  2. Su ve baharatları katılarak kaynaması beklenir.
  3. Kaynayınca altı kısılır ve kapağı kapatılılarak pişirilir.
  4. Diğer tarafta, soğan kavrulup biberler ilave edilir.
  5. Biraz daha kavrulup mantarlar eklenir.
  6. Salça ve baharatları eklenerekkavurmaya devam edilir.
  7. Ocaktan alınıp maydanozu katılır.
  8. Servis tabağına konan bulgur pilavının ortası açılır ve kavrulan mantarlı karışım konarak servis yapılır.

Tam Öğün Salatası ve Pirinç Çorbası

Bu salata benim bir öğle öğünümdü. Tüm besin ögelerini içerdiği için de tam öğün salatası dedim. Tabaktaki miktar beni doyurdu. Ve tadı da gayet güzeldi. Yağ olarak yarım yemek kaşığından az sıvı yağ kullandım.

85 

MALZEMELER:

Bir avuç haşlanmış makarna

1 domates

1 kibrit kutusu kadar peynir

Kuru soğan

Marul

Tuz ,Sıvıyağ

Toz salata sosu

Limon

Daha farklı malzemelerde kullanabilirsiniz, havuç, nane vs. sizin isteğinize kalmış.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Bir gün önce yaptığım yemekten arta kalan pirinci değerlendirmek istemiştim. Ve düdüklü tencerenin marifetiyle lezzetli bir çorba oldu. İçinde her şey var. Zaten sulu yemek ve çorbalara sebze katmayı seviyorum. Mercimek çorbasına benzetebilirsiniz ama tadı hiç benzemiyor. Pirinç ve sebze tadının daha yoğun hissedildiği bir çorba.

 

86
MALZEMELER:

  1. 1/2 bardak pirinç
  2. Bir avuç kırmızı mercimek
  3. 1 tane kuru soğan
  4. 2 diş sarmsak
  5. 1/2 kırmızı biber
  6. 2 tane sivri biber
  7. 1 tatlı kaşığı salça
  8. Tuzot, karabiber
  9. 2 kaşık zeytinyağ
  10. 5-6 bardak su

Pişirmek için gerekli tek malzeme düdüklü tencere ve ocak. Bütün malzeme aynı anda tencereye konup pişiriliyor ve pişince bahartlandırılıyor.

Ne kadar Anneyiz? (3) / Cuma yazıları

Cumanız mübarek olsun

Annelerin ve anne adaylarının önce kendilerini değiştirmeleri şarttır. Hiç bir sözün o fiilin uygulanarak gösterilmesi kadar yaptırım gücü olamaz. Hoş olmayan konuşmalar ve çirkin bir iletişim şeklinden kaçının. Güzel ve zengin bir kelime haznesi oluşturun. Okuyun ki, ona okumanın önemli olduğu mesajı gitsin. Öğrenmekten yaşınız kaç olursa olsun vaz geçmeyin.Özellikle dini ve ahlaki bilgileri yaşayarak ve ona hep hatılatıp yanlışlıklarına çocuğun yapısına göre müdahele ederk öğretin. Asla çacuk olduğunu ve yanlışlarının zamanla kaybolacağını düşünmeyin. Bir kere yapılan yanlışlığa ikinci kez yapılması için müsade edilirse, aynı zamanda o yanlışın bir alışkanlık haline gelmesine yardım edilmiş olur.
İlk çocukluk döneminde inanmaya hayat boyu olacağı gibi muhtaçtır. En basit sıkıntılarda bile gidilecek makamı, sevinçlerde şükredilecek, hamdedilecek makamı hep yapmanız gerektiği gibi yaşayarak öğretin. Mesela: Başaramadığı bir işe besmeleyle başlayıp Allah’tan yardım istemesi gerektiğini söyleyin ve onunla siz de tekrarlayın. Sık sık onu sevdiğinizi söylerken onu sizden çok daha fazla seven birinin olduğunu ve “Allah seni ben den daha çok seviyor.” diyerek yaradanıyla arasında sevgi bağı kurun. Asla günahlardan ve Allah’ın cezalandırıcı sıfatlarından bahsederek korkutmayın. Bırakın, belirli bir yaşa gelene kadar olması gerketiği gibi sadece sevgiyle büyüsün ki, sağlıklı bir gelişim gösterebilsin. Rabbini önce onu seven, koruyan, yardım eden, hep yanında olan ve ihtiyaçlarını bir şekilde karşılayan bir güç olarak tanıtın. Çocuğun Allah inancıyla büyümesi onu rahatlatan ve huzurlu olmasını sağlayan bir unsurdur.
Tıp otoriteleri, insanın gereken tüm besin öğelerini almadan büyüse bile, ilerki yaşlarda vücutta eksik kalan değerlerin çeşitli hastalık ve zafiyetler oluşturacağını ve o insanın sağlıklı beslenerek büyüyen çocuklar gibi hayatın çeşitli şartlarına karşı gerekli mücadeleyi veremeyeceği gerçeğinde birleşirler. Peki ya manevi ihtiyaçlar? Çocuğunuzun bedenini en iyi bir şekilde beslerken ruhunu gözardı etmek akıl sahibi hangi insana yakışır? Ve ruhu yaratan mutlak bir hakimiyet varken onun ihtiyaçlarını, nelerden yarar nelerden zarar göreceğini, ruhun ve kainatın rabbinden daha iyi kim bilebilir? Bazılarının sandığı gibi okul öncesi çocuklara inançla ilgili konuların anlatılmaması yöntemi amaçlı ve yanlıştır.
Kastamonu’dan sevgili arkadaşım Nazife, güzel bir pasta yapmış ve bana da resmini gönderdi. Bu güzel pastayı ben de sizlerle paylaşmak istedim. Nazife’ciğim ellerine sağlık canım, tadınada bakmak isterdim ama görüşünce inşallah.
Kastamon’ya selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

 

87

HİCRİ YILBAŞI

Bu gün girdiğimiz yeni yılın (Hicri 1629) tüm islam aleminin silkinme, hata ve günahlarından arınma yılı olmasını diliyorum.
Müslümanların sosyal ve siyasî ilişkilerini düzenleyen, Hz. Peygamber (s.a.s)’in hicretini tarih ve takvim başlangıcı olarak esas alan, İslâmî takvimdir. Hicri takvim Hz. Ömer’in döneminde Kameri (ay) yılı esas alınarak düzenlenmiştir. Hicretin gerçekleştiği yıl, hicri takvimin birinci yılı olmuş ve senenin ilk ayı olan Muharrem ayının ilk günü de yeni yılın başı sayılmıştır. Müslümanlar için Muharrem ayının birinci gecesi “Yılbaşı”gecesidir. İslâmda, yani islami takvime göre yeni yıl, Muharremin birinci günü başlar. Müslümanlar ayları, bayramları, Ramazan ve Kurbanı, ibadet günlerini, Haccı, zekatı yılbaşını… vb. hep İslâmî takvime göre tanzim etmek zorundadırlar. Zira Allah, ayların sayısını on iki olarak bildirmiştir (et-Tevbe, 9/36). Müfessirlere göre bu aylardan kasıt, Kamerî aylardır. Müslümanlar ibadetlerini ihtimal ile düzenlenen Milâdi aylara değil; müşahhas ‘ilâhi bir gerçek’ olan Kameri aylara göre düzenler.

Patlıcanlı Gözleme

Gözlemeyi sevmeyen yoktur herhalde. Çeşit çeşit harçlar kullanarak birbirinden değişik börekler yapmak mümkün oluyor. Tabi ki çoğunuz zaten biliyoruz diyorsunuz ama ben yeni mutfak talebelerini de göz önüne alarak yazıyorum. Patlıcanlı gözlemeyi de sevgili Çerkez Kızında görmüştüm. Tahmin edemeyeceğim kadar güzel oldular. Eminim patlıcan delilerinin hemen ilgisini çekecektir.:)

 1

MALZEMELER:

  1. 3-4 bardak un
  2. 1 paket kuru maya
  3. Tuz, sıvıyağ

İÇ MALZEME:

  1. 2 tane patlıcan
  2. 2 tane domates
  3. 4 tane yeşil biber
  4. 1 büyük kuru soğan
  5. Kaşar peyniri
  6. Sıvıyağ
  7. Tuz, karabiber

YAPILIŞI:

  1. Soğan ve biberler ince kıyılıp sıvıyağda kavrulur.
  2. Minik küpler şeklinde doğranan patlıcanlar ilave edilip kavurmaya devam edilir.
  3. Domatesler yine minik minik doğranıp karışıma katılır.
  4. Bütün malzeme yumuşayana kadar pişirilir ve soğutulur.
  5. İç malzeme soğurken hamur yoğurulur ve 5 dak. dinlendirilir.
  6. Hamurdan yumurta büyüklüğünde bezeler hazırlanır.
  7. Her beze normal yufka inceliğinde açılır ve tam ortasında bir kare oluşacak şeklide patlıcanlı içten yayılır.
  8. Harcın üzerine kaşar peyniri konur ve gözleme şeklinde kapatılır. (Kaşarın miktarı zevkinize ve kilonuza kalmış, ben az koydum ama çok olması lezzet üstüne lezzet olur Oktay Ustanın deyimiyle.:)))
  9. Kızgın saç ve ya teflon tavada kızartılır.
  10. Pişenlerin üzerine tereyağı ya da başka bir yağ sürülür.

Porselen Demlik Çay Saatleri Etkilniği 9 – Anasonlu ve Susamlı Kurabiye

Yeni bir etkinlik yeni bir tarifle buradayım. Ev sahibesi Eda hanıma kolaylık diliyorum. Etkinlikler çoğaldıkça yeni tarifler öğreniyoruz. Ama açıkcası takip etmekte zorlanıyorum. Eskisi gibi gidip etkinliği baştan sona gezemiyorum malesef. Diğer taraftan da bir arşiv oluşuyor olması güzel oluyor. Aslında yetenekli arkadaşlara buradan seslenmiş olsam da, tüm yemek etkinliklerini- hangi başlıkla olursa olsun- bir sayfada toplasalar. Çok güzel olur. Yine herkes kendi sayfasında yayınlar ama, tek sayfa arşiv niteliğinde ve arştırma yaparken kolaylık açısından harika olur bence.
Tarifim eskilerden ve yine uydurma bir tarif.

89

MALZEMELER:

  1. 1 yumurta
  2. 4-5 kaşık margarin
  3. 4-5 kaşık toz şeker
  4. 1 kaşık anason
  5. 1 paket vanilya
  6. Yeterince un
  7. Susam,
  8. 1 kaşık pekmez, 1 kaşık yoğurt
YAPILIŞI:
  1. Susam ve pekmez hariç diğer malzemelerle kurabiye hamuru yoğurulur.
  2. Unlu bir zeminde 1/2 cm. inceliğinde açılır.
  3. Rulet bıçakla 1 parmak kalınlığında 15 cm lik şeritler kesilir.
  4. Pekmez ve yoğurt karıştırılır ve şeritlerin bir ucu bu karışıma batırılarak halka şekli verilir.
  5. Aynı karışıma şekil verilen hamurun bir yüzü batırılır ve ya fırça yardımı ile sürülür.
  6. Pekmezli karışıma batırılan taraf susama bulanıp 180° pişirilir.

Ne Kadar Anneyiz? (2) / Cuma Yazıları

Osmanlı’da bilindiği gibi “Sibyan Mektepleri” vardı. Prof. Dr. Faruk Beşer, bir konuşmasında bu mekteplerin duvarlarında şu sözün yazılı olduğunu söylemişti: “Yedi yaşına kadar çocuğunuzu bize verin. Yedi yaşından sonra alın ne yaparsanız yapın.” Bu atlarımızın durumun önemine ne kadar vakıf olduğunu gösteriyor.
Biz anneyiz, bizler vasıflı olalım ki bir insan yetiştirebilelim. Belki farkında değiliz ama, günümüz eğitimcilerinin de birleştiği bir konudur ki, 0-6 yaş insan gelişiminin temelidir. Bu yaşlarda insan karekterinin büyük bir bölümü oluşur. Yani biz farkına bile varmadan bir insan, bizim yanlış ve doğrularımızla yetişiyor. Bu müthiş bir sorumluluk. İsretseniz bir alim, isterseniz bir zalimin karekter tohumlarını atmak sizin elinizde. Korkularınızı, hayranlıklarınızı, inancınızın köklerini düşünün. Siz farkına varmadan o çocuğu yaşatıyorsunuz içinizde. Yani ilk çocukluğunuzu. Bilinç altınızıda o günlarin eserleri var. Üzerinden seneler geçse de içinizdeki o çocuktan kurtulamassınız. Sizin çocuğunuz da, o çocukla yaşayacak. İnsan gelişimindeki safhalarda, ilk çocuklukta anne-babaya duyulan hayranılığından, ergenlikte isyanından, 20 li yaşlarda kendini onlardan daha üstün gördüğünden ve 30 lu yaşlara gelince tekrar anne babasına duyduğu beğeni ve hayranlığının başladığı anlatılır. İşte bu bile insanın çocukluğundaki yargılara – gelişimi tamamlanıncaya kadar uzak kalsa da – gelişiminin tammalanmasıyla tekrar geri döndüğünün bir kanıtıdır.

Vişne Taneli Vanilyalı Puding

Tatlı dünyası çok geç keşfettiğim bir dünya. Artık daha sık yapıyorum ve her defasında yeni birşeyler öğreniyorum. En ufak değişikliğin bile belirgin farklar oluşturduğunu görmek beni şaşırtıyor. Sütlü tatlıları çok seviyorum her yönden. Hem yerken içimi sızlatmadan yiyorum, hem sağlıklı ve lezzetliler. Ben puding yerken -özellikle vanilyalı- yanında meyvemsi bir tat arıyorum. Daha önce portakallı pelteyle hazırladığım pudingin tarifini vermiştim. O da nefis olmuştu, ama vişneli ondan da lezzetli oldu.

90

MALZEMELER:

  1. 2 bardak Vişne suyu (Bir kavanoz vişne konservesinin suyunu ve tanelerini kullandım.)
  2. 3 bardak süt
  3. 1/2 bardak su
  4. 1,5 kaşık nişasta
  5. 1 paket vanilyalı puding
  6. 1 paket vanilya
  7. 1 kase vişne konservesi (Susuz)
  8. 10 tane tatlandırıcı veya 5 kaşık toz şeker

YAPILIŞI:

  1. Puding, süt ve 5 tane tatlandırıcı -ve ya 3 kaşık şeker- pişirilirilir ve sıcak puding kaselerin yarısına kadar doldurulur.
  2. Vişne suyu, yarım bardak su, vanilya, nişasta ve tatlandırıcının diğer 5 tanesi -ve ya 2 kaşık şeker- sürekli karıştırarak pişirilir.
  3. Kaselerin diğer yarısın da hazırlanan vişneli pelte doldurulur.
  4. Vişneli peltenin içine de suyu süzülen vişne taneleri aralık bırakmadan atılır.
  5. Soğduktan sonra servis tabağına ters çevirilerek ve ya kaselerde servis yapılır.

Tavuklu Tortilla

Daha öncede sebzeli tortilla tarifi vermiştim. Bu kez içinde tavuk var yani daha da lezzetli. Bence muhteşem bir tat. Bazı tatlar vardır mutlaka denenmesi gereken. Bunların içinde: Antep lahmacunu ve baklavası, tantuni, inegöl köftesi gibi lezzetleri sayabiliriz. Bu tür yapılan tortillalarda bence o guruba giriyor. İnsan yedikce yiyesi geliyor.

91

MALZEMELER:

  1. Hamur için gözleme hamuru kullandım arşivden bulabilirsiniz
  2. Bir miktar haşlanmış tavuk eti
  3. 1 tane soğan
  4. 1 tane kırmızı biber
  5. Kaşar peyniri
  6. Karabiber, tuz

YAPILIŞI:

  1. Soğanları ve bibreleri doğrayıp çok az yağ ve su ilavesiyle piraz pişirdim.(Aslında kavrulması gerek.)
  2. İçine haşlanmış ve didiklenmiş tavukları ekledim ve baharatlandırdım.
  3. Hamuru tatlı tabağı büyüklüğünde açtım ve kızgın tavaya koyup bir tarafını kızartıp tersini çevirdim.
  4. Pişen taraf üstte kaldı ve altı pişne kadar kızaran üst tarafının yarısına kaşar peyniri serpiştirip birar kaşık tavuklu harçtan koydum.
  5. hamurun boş kalan tarafını harç koyduğum tarafın üzerine kapattım.
  6. Tekrar alt üst yapıp her iki tarafıda yeterince kızarınca tavadan aldım.
  7. Pişen tortillaları tavadan almadan yarısına gelecek şekilde kaşar peyniri serptim ve tavuklu karışımdan koydum.
  8. Hamurun diğer yarısını üzerine kapatıp, peynirlerin erimesi için biraz daha beklettim.
  9.