Sezon Finali…

Abuk subuk bir yığın dizinin hayatları esir aldığı devrin moda cümlesi “Sezon finali”.  Ben de kullandım ama sırf maksat muhabbet olsun diye.:)

Havalar ısınınca insanın canı ne yemek ister ne blog gezmeleri…  Tatlı, hamur işi vs. diye mutfaklara yönelme zamanı gelen kadar ziyaretçileri arşivime yönlendirerek,  “Kahveler sade, bana müsaade.” diyorum…:)

Ben yine buralarda olacağım inşallah, yani acil sorularınız ve söylemek istedikleriniz olursa en geç 3 gün için de yanıtlarım.:)

image

Cuma Yazıları – En Beceriksiz İnsan…

Cumaya hürmet eden herkesin cuması mübarek ve bereketli olsun…  Rabbimin dostluğuna layık  olmamız dileğiyle…

Halid bin Safvan’a:

“En aciz, en beceriksiz insan kimdir?” diye sormuşlar. O da bu soruya şu cevabı vermiş:

“En aciz, en beceriksiz insan; dost aramayandır. Ondan daha acizi, daha beceriksizi ise, bulduğu dostu kaybedendir.”

Lavantin Soslu Patates Salatası

  Haşlanmış patates başlı başına bir lezzettir herkesin malumu… Çoğu kez patatesi haşlayıp çocukken olduğu gibi sadece tuzu katık ederek yemeyi düşünürüm, ama her seferinde patatesin çeşni sever büyüsüne kapılarak sofrada bambaşka bir yemek bulurum.:) Ama ben kararlıyım, bir gün  patatesi sadece tuza batırarak yiyeceğim inşallah.:))
  
Tarifimi, fazlaca katkı maddesi içermediği için kimi zaman aldığım soslardan esinlenerek hazırladım. Tadı gerçekten çok çok güzel… Patatese yakıştığı gibi haşlanmış bir çok sebzeye ve soğuk sosla yenebilecek et türlerine de uygun olacağını düşünüyorum. Hatta ekmek arasında hazırlanan köfte benzeri yiyeceklerin de üzerine – tadan biri olarak – yakışacağını  garanti ediyorum. 
Tadı hakkında biraz fikir yürütecek olursak, mayonezin ve diğer malzemelerin yanı sıra minik doğranmış salatalık turşusunun kıtır kıtır dişe gelmesi, ağızda nefis bir tat bırakıyor…
                          yemek_020
 
Sos Malzemeleri:
  • 3 kasık kati yoğurt
  • 1 kaşık schmand ya da crem fraiche veya herhangi bir krem peynir olabilir.
  • 1 kaşık mayonez
  • 4-5 tane kornişon turşu
  • 1 paket hazır toz salata sosu
  • 1 tutam dereotu ( Fazla kaçırmayın tadı baskın olmasın.)
  • 1 kaşık sirke
  • Tuz

Eşlik edeceği yemeği kendi zevkinize göre seçin…

Tavuk Kapama

Bu gün canım yemek hakkında yorum yapmak istemiyor. Sizi bu güzel görüntü ve tarifiyle baş başa bırakıyorum…

31082008_078
Malzemeler:
  •  Yarım iri parçalara ayrılmış tavuk veya üç but
  • 1 bardak pirinç
  • 1 tatlı kaşığı karışık salça
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 tane domates
  • Sıvı yağ
  • Karabiber, tuz

 Yapılışı:

  • Tavuk parçalarını biraz sıvı yağda güzelce kavurun.
  • Doğranmış  soğanları ilave edin ve  kavurmaya devam edin.
  • Salça ve domatesi de ilave ederek bir süre daha kavurup üzerini örtecek kadar su, karabiber, tuz ilavesiyle pişmeye bırakın. (Bu işlemi düdüklüde yapmak daha uygun olacaktır.)
  • Yıkanmış pirinci cam vs. bir tepsiye yayıp üzerine pişen tavuk parçalarını güzelce yerleştirin.
  • Tavuğun suyundan 1,5 bardak kadarını tavukların üzerine gezdirip orta derecedeki fırına ağzı kapalı bir şeklide koyun. (Pirincin suyunu her zaman yaptığınız pilav gibi ayarlayabilirsiniz.)
  • Asıl tarif de fırınlamadan önce üzerine nane serpiliyormuş ama ben koymadım.

Cuma Yazıları – Besmele… / Biga Peynir Helvası

Hayırlı ve bereketli bir cuma dilerim…Bir Kadın her söze ve işe başlarken besmele çekermiş. O kadının birde münafık bir kocası varmış. Besmele çekmesine çok kızarmış. Hanımını Besmele ile ilgili bir işte mahcup etmeye karar vermiş.

Bir gün hanımına, içerisinde para bulunan bir kese verir, “Bunu sakla , sonra senden isterim” der.

Hanımı keseyi Besmeleyle bir yere koyup üzerini örter. Kocası, hanımın haberi olmadan gidip keseyi alıp ve kuyuya atar. Sonra gelip hanımından keseyi getirmesini ister.

Kadın keseyi koyduğu yere gidip, Besmele çeker. Allah’u teala o anda Cebrail aleyhisselâma, yer yüzüne inip keseyi kuyudan alıp yerine koymasını emreder. Cebrail aleyhisselâm keseyi kuyudan alıp suları akar bir vaziyette yerine koyar.

Kadın keseyi almak için elini uzatınca, keseyi ıslak bir halde bulunca “Bu kese nasıl ıslandı?” diye hayretler içinde kalır. Hiçbir şeyden habersizce kocasına götürüp verir.

Bu durum karşısında Hayretler içinde kalan kocası da hemen tövbe edip salih bir Müslüman olur. Bundan sonra her işe başlarken ve bir şey yaparken Besmele çekmeye başlar.

Biga peynir Helvası

Peynirli tatlıların tadını bilenler için yeri bir başkadır. Kemal Paşa, pey kekler, çeşit çeşit hoşmerimler ilk anda aklıma gelenler… Ağza alındığı anda yüzünüze bir gülümseme yayılır. Arkasından ağız şapırtıları, mmm… sesleri ve bitirilen tabaklar…:)

Benim ilk tecrübem İzmirli bir arkadaşımın gönül alma cinsinden yaptığı bir jestle olmuştur. (Koca bir tepsi dolusuyla kapıma dayanmış ama ben cehaletin gereği yarısını başka bir arkadaşa göndermiştim.) o olaydan sonra peynir ve şekeri aynı cümlede bile duysam kulak kabartır oldum.:))

Biga peynir helvasını tv. de gelişigüzel görmüştüm. Ustanın anlatımını göz önüne alarak araştırdığımda tarifine ulaştım. Her peynirli tatlının tadı başkadır ama bununki daha da başka.

İki çeşit olarak hazırlanabiliyor bu tatlı. Tavada pişirdikten sonra bir süre fırınlayarak tüketebileceğiniz gibi fırınlamadan da yiyebilirsiniz ki, ben fırınlanmamış olanını tercih ediyorum.

İlk resim fırınlanmamış olan ve altındakiyse fırınlanmış ve biraz kızarmış hali…

Bild_004

untitled

 

Malzemeler:

  • 600 gr. taze peynir en olmadı süt kesiği kullanın
  • 2 yumurta sarısı
  • 100 gr. irmik
  • 1 – 1,5 bardak şeker isteğe göre miktarını ayarlayın ben bir koydum.

Yapılışı:

  • Peynirin 500 gramı tavada eriyene kadar kavrulur.
  • Yumurta sarıları eklenir, karışınca irmiği katılarak devamlı karıştırılarak pişirilir.
  • Piştiğine kanat getirilince kalan peynir konup bir iki çevrilip ateşten alınır.
  • Şekeri de ilave edilerek şeker eriyene kadar karıştırılıp tabaklara bastırılır.
  • Fırınlamak için yağlı tepsiye bastırılılarak yerleştirilir ve orta ısıda fırınlanır.

Ezogelin Çorbası

  Ezogelin çorbası annemin yaptığı tek mercimek çorbasıydı.  Aslında adının Ezogelin çorbası olduğunu da sonradan öğrendim.  Eminim bu çorbanın hikayesini merak eden çoktur. Bu akşam sofralarınızı ezogelin çorbasızla süsleyin eve hikayesini de anlatarak afiyetle yiyin…

Ayrıca Ezo Gelin çorbasının yapıla gelen başka çeşitleri de var. Annemin en çok çorbanın üzerine  nane yerine  üzerine güzelce kavrulmuş soğan dökerdi. Ya da pirinç yerine bulgur veya her ikisini de kullanabilirsiniz.

  Asıl adı “Zöhre” olan Ezo Gelin, 1909´da Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinin Uruş köyünde doğdu. Ezo, erken gençliğinden itibaren, güzelliğiyle dikkatleri üzerinde topluyordu. O kadar ki; düğünlerde gözler, gelinden çok onun üzerinde gezinirdi. Ezo´nun güzelliği söyleyen dillere söylence olurken, Barak ovasında bir genç adamın adı dillerde dolaşır olmuştu. Bu komşu Beledin köyünden, “Şitto” Hanefi Açıkgöz´dü. Şitto´nun bağlaması, akarsulara “Siz şırıldamayın, ben şırıldayım”; sesi de bülbüllere, “Siz şakımayın, ben şakıyayım” diyen cinstendi.
Çağırıldıkları bir düyünde ilk kez birbirlerini gördü Ezo ile Şitto… Şitto bu olayın akabinde, Ezo´ya dünür yolladı, ala ala “düşünelim” cevabı aldı.

Yine eşin dostun araya girmesiyle, Ezo Şitto’ya çatıldı. “Ele gelin gelir, bize kalın gelir” demişler. Bu evlenmede Şitto´ya kalın (başlık) da gelmeyecekti. Çünkü Şitto Ezo´yu almasına karşılık, Ezo’nun ağabeyi Zeynel’e halası Hazik’i verecekti. Alan razı veren razı…

Güzün ortanca ayında iki düğün birden kuruldu. Şitto´yla Ezo´nun düğünü Beledin köyünde; Zeynel’le Hazik’in düğünü Uruş’ta kuruldu. Bu demektir ki iki köyde iki mutlu yuva kuruldu.
Şitto ile Ezo, sizlere layık mutlu bir yaşamı sürdürüyordu. Ağızlarının tadı yerindeydi yani.

Gel gelelim, mutlulukları göze geldi. Daha doğrusu aralarına ara bozucular girdi. Yemediler-içmediler, dedikodu yaptılar. Hatta kendileri söz uydurup getirdiler, götürdüler… Bir harman sonu evlenmişlerdi; ikinci harman sonuna dek birlikte yaşayamadılar.

Efsanesel güzel Ezo, Şitto Hanefi´den ayrıldıktan sonra altı yıl dul kaldı. Yörenin ağız birliği etmişcesine anlattıklarına göre Ezo, bu süre boyunca daha bir serpildi, daha bir güzelleşti. Öyle ki görenin gözü kalırdı. Genç-yaşlı, zengin-fakir, nice talibi çıktı Ezo’nun.
Ezo tam altı yıl, evlenme önerilerini geri çevirdi. Sonunda, ailesinin de ısrarı üzerine, kendisine genç kızlığından beri talip olan Teyze oğlu Memey’le evlenmeye razı lodu. Türkmen oymağından olan Memey Suriye’nin, Calabrus ilçesinin Türkiye sınırına yakın Kozbaş köyünde oturuyordu. Ezo 1936 yılının güzünde Uruş’tan Kozbaş’a gelin gitti. Bu evliliği de değişik töresine göre olmuş;  onu alan Memey, bacısı Selvi’yi, Ezo’nun ağabeyi Zeynel Bozgedik’e vermişti. Ezo’nun ikinci kocasıyla geçimi yerindeydi. Ne var ki “gurbet” denilen bir ateş yüreğini yakıyordu da. Yakınları onun “Vara öleyim, tek yurdumda kalayım” dediğini anlatırlar. Ezo bir de “göreceksiniz bu gurbetlik beni öldürecek” der ve öldüğünde, hiç olmazsa Türkiye´yi görecek bir yere gömülmesini dilerdi. Dediği de oldu. Suriye´ye gidişinin yirminci yılında, 1956 güzünde Ezo yatağa düştü. Hastalığının ince hastalık (verem) olduğunu, herkes gibi kendisi de biliyordu. Ve Ezo Gelin güz yağmurlarının düştüğü bir Cuma, yatsı vakti son soluğunu soludu. Eşi ve yakınları, vasiyetini dikkate alarak  onu; arasıra tepesine çıkıp yaşlı gözlerle Türkiye’yi seyrettiği Bozhöyük’ün en yüksek noktasına gömdüler.

Öyküleriyle Halk Türküleri – Hamdi Tanses  (Hikaye, Barak ovası köylülerinden, Cemil Cahit Güzelbey’den, Gaziantep Kültür Derneği Başkanı Hulusi Yetkin’den ve Mehmet Solmaz’ın “Ezo Gelin” adlı kitabından derlenmiştir.) 

Ezo Gelin’in  çorbayla bağlantısını henüz ben de anlamadım ama tv de filmini mutlaka izlemişsinizdir, oradan bağlantı kurabiliriz belki.:) 

baglanti kurabiliriz belki.:) 

bild-0971

 Malzemeleri:

  • 1 bardak kırmızı mercimek
  • Yarım bardaktan daha az pirinç
  • 1 baş kuru soğan
  • 1 tatlı kaşığı karışık salça
  • 2-3 diş sarımsak
  • Zeytinyağı veya tereyağı
  • Pul biber,  karabiber ve tuz

Yapılışı:

  • Yıkanan mercimek ve pirinç 5-6 bardak suyla ocağın üzerine konur.
  • Gerektikçe köpükleri alınır ve salçası ilave edilip yumuşayana kadar pişirilir.
  • Çorba pişmeye yakın soğan kıyılır ve zeytinyağında kısık ateşte yumuşayana kadar kavrulur.
  • Kavrulan soğana nane ve pul biber atılır ve kokusu çıkana kadar çevrilir.
  •  Tuzu katılıp sıcak yağ çorbanın üzerine dökülür.
  • Sarımsak kıyılıp çorbaya ilave edilir ve sıcacık  servis yapılır.