Tüm takipçileri selamların en güzeliyle selamlıyorum. Hayat beklentilerin bittiği noktada biter. Yani hep kullandığımız “Ümidini kesmek…” tabirinden bahsediyorum. Her insan yaşamı boyunca büyüklü küçüklü bir şeyleri bekler. Okulun bitmesini, evlenmeyi, çocukların doğumunu, tatili, yaptığı duanın sonucunu… Hep beklentisi hep umudu vardır. Aslında yaşam hep bir şeylere gebedir. Bazen karanlıktan sonra ışığın geleceğini beklemek yerine korkunç bir ümitsizliğe düşeriz. Sanki onca kapı açan, kulunu en karanlık geceden aydınlığa çıkaran rabbimin haşa kudretinde zafiyet varmış gibi… Aslında zafiyet bizim imanımızdadır, gereğince tevekkül etmeyişimizde, sabır nimetini soluyamayışımızdadır. Siz de üzerinize dağların yıkıldığı anda bilin ki, bunun da bir aydınlığı mutlak vardır. Yapmanız gereken, daha doğrusu sizden istenen şey her dünya kapısı kapandığında, sizin yönelecek tek kapı oluşunun bilincine varmanızdır. O kapıya yönelmeniz, bu sıkıntılı sınavı başarıyla atlatmanızdır. Zorlukla birlikte mutlaka kolaylıkta vardır.
Konunun benimle en ufak bir alakası yok, önce onu söyleyeyim. Okuyan akraba-ı talukatın ve dostların aklına bir şey gelmesin. Kendi dünyam da ne çok beklentilerin olduğunu ve bu beklentilere sürekli yenilerinin eklendiğini düşünürken yukarıdaki satırları yazdım. Hayatımda rabbim affetsin birkaç defa anlık olarak ümitsizliğe düşmüşümdür ve o kısacık anın bile ne çok can acıttığını biliyorum. Ve biliyorum ki, ümidin bittiği an insanın da bittiği andır.
Şu anda burada hava hafif yağmurlu ve tabi bulutlu…yani güneş görünmüyor, içim karadı biraz da bu karartının yansıması. Allah eksik etmesin yoksa daha ne beklentilerim var. Nasip olursa vatana döneceğim, çocuklarıma gerektiği gibi eğitim verileceği okullara göndereceğim, Osmanlıca öğreneceğim…kul olma gayretimi artıracağım daha neler neler… Rabbim gözümüzü gönlümüzü maddi ve manevi güneşlerden mahrum etmesin… Amiiin…
Ben tarif verecektim, az kalsın unutuyordum.:)) Bu olasıdır, zira bu tür unutkanlıklarım oluyor. Siz yorum yayıp uyarmadan ben tarifi vereyim. Denemeyenlerin mutlaka denemesi gereken çok lezzetli bir yemek. Tane tane makarna mı, desem pilav mı?.. Adı ne olursa olsun gerçekten yemelik yutulmalık bir yemek.
Malzemeler:
- 2 bardak şehriye
- 2- 2,5 bardak sıcak su
- 1 kaşık tatlandırıcısız sebze tozu ( Almanya da Drogerielarda satılıyor, ,içinde monosodyum glutamat yok, sadece tuz ve kurutulmuş sebze tozu ve parçacıkları var.)
- Tereyağı, zeytinyağı ve sıvı yağ karışımı
- Karabiber
Yapılışı:
- Şehriyenin bir bardağını ısınmış yağa atıp pembeleşene kadar kavurun.
- Şehriye kavrulunca kalan şehriyeyi de tencereye koyup karıştırın ve suyunu, sebze tozunu veya tuzunu ve sıcak suyunu koyun.
- Pilavın suyu kaynamaya başlayınca ocağın altını kısıp tencerenin ağzını kapatın.
- Pilav gibi suyunu çektirince gerekirse az miktar kaynar su ilave edin.
- Şehriyeler suyunu çekip yumuşayınca ocaktan alıp 5.10 dakika dinlendirin ve salatayla servis yapın.