Cuma Yazıları – Osmanlıda Ramazan Hazırlıkları /Alman Usulü Patates Salatası

Tüm Muhammet ümmetinin cuması mübarek olsun.Osmanlı toplumu, ramazana, “misafir” muamelesi yapardı. Ramazan hürmetine evler, dükkânlar, sokaklar, meydanlar köşe-bucak temizlenir, bir sürü imkânsızlığa rağmen her yer tertemiz edilirdi.
Maksat ramazanı dolu dolu yaşamak, yaşatmak ve hoşnut göndermekti.
Maksat, biraz olsun ramazanlaşabilmekti.
Bunun için kesenin ağzı açılırdı. Ramazana günler kala alışveriş edilir, bu sayede -şimdi tıpkı yılbaşılarda, yahut “Anneler Günü”, “Sevgililer Günü” gibi Batı dayatması olgularda yaşandığı gibi- ticari hayat canlanırdı. Esnaf maişetini kazandığı, halk ramazanı coşkuyla karşılayabildiği için mutlu olurdu.
Darulhilâfe (hilâfet merkezi İstanbul) yer yer süslenir, ramazan öncesinde karanlık olan sokaklar, yine ramazan hürmetine, son derece itibarlı bir misafir karşılanacakmış gibi, ışıklandırılırdı.
Bu arada insanlarda da büyük tebeddülât (değişiklik) olurdu. Oruç tutmaya niyetli olan herkes şehir hamamlarına âdeta hücum eder, günahlardan arınmak niyetiyle yıkanırlardı…
Sonra büyük camilerden birinin tanınmış imamına başvurup huzurunda “tövbe-i Nasuh üzre tövbe” ederlerdi. Çünkü ramazana “tövbekâr” girmek isterler, eski günahlarını bir daha işlememe “azm-ı cezm-i kast-ı musammem” eylerlerdi.
İlk teravihler, özellikle selâtin camilerinde bayram yerine dönüşürdü…
İnsanlar en iyi elbiselerini giyer, özene-bezene sakladıkları kokuları sandıklardan çıkarıp sürünür, her taraf mis gibi kokardı…
Yanlarında saf tutacak mü’min kardeşlerinin huşu ve huzurunu bozmamak için, o günlerde soğan, sarımsak gibi şeyler yenmez, ayrıca maydanoz ve karanfil gibi, hoş kokular saçan bitkiler çiğnenirdi.
Kısacası camiler, şimdiki gibi, ter ve çorap karışımı kokmazdı! (Bunu yazarken sıkılıyorum, ama camilerimizin kokmasında sentetik halıların da rolü büyük. Eskiden halılar saf yün olduğu için kokuyu emerlerdi)
Gayrimüslimlerin (Müslüman olmayanların) yoğun olarak yaşadığı Fener, Balat, Hasköy gibi semtlerde bile meyhaneler, ramazana hürmeten kapanır, kapıya, o meyhanenin ramazan boyunca kapalı kalacağına ilişkin bir kâğıt yapıştırılırdı…
Hiçbir gayrimüslim, yahut Müslüman açıkça yemez, içmezdi. Bunun yasak olması bir yana, bu davranışın özünde, oruç tutanlara karşı duyulan saygı vardı. (Eskiden farklı dinlere mensup vatandaşlar bir birlerinin inancına böyle saygı gösterirken, şimdi aynı dinin mensupları asgarî bir saygı kırıntısı bile göstermeyip ramazanda oruçlunun suratına sigara dumanı üflüyor, televizyonlar “ramazan programı”nın hemen arkasından müstehcen yayın yapıyorlar)
Ramazan-ı mübareki coşkuyla karşılama geleneği, benim de çocukluğumun en güzel anılarından birini oluşturur. Ramazandan birkaç gün öncesinden karşılama seremonisi başlar, bu çerçevede tüfekler atılır, oyunlar oynanır, zikirler çekilirdi.
O gün bugündür, zihnimde ramazan bir coşku olarak kaldı. Her ramazan öncesinde hâlâ o çocuksu coşkuyu ve ramazan sevincini içimde hissederim.

 Yavuz BAHADIROĞLU /habervakti.com

Alman Usulü Patates Salatası

Alman tatlılarını, pastalarını bazen denerim ve  içlerinde beğendiklerim  de çoktur. Ama yemekleri  konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bu salata gibi bazı istisnalar hariç.

Salatanın malzemelerini duyduğumda biraz şaşırdım ve açıkçası garipsedim. Tuzotu bir salatada kullanma fikri elbette kulağa tuhaf geliyor. Ama mutfak meraklıları bilir ki, hiç beklenmedik birliktelikler beklenmedik tatlar oluşturur.

İftar sofralarınıza yakışacak,oldukça lezzetli Alman usulü patates salatasını denemenizi tavsiye ederim.

                                    Bild 2176 Malzemeler:

  • 500 gr. patates
  • 1 kuru soğan
  • 1 tatlı kaşığı hardal
  • 6-7 kornişon turşu
  • 1 kaşık tuzot
  • 1/2 bardak su
  • 2 kaşık sirke
  • Tuz, karabiber

Yapılışı:

  • Tuzot ve su karıştırılıp küçük bir tencerede bir taşım kaynatılıp soğutulur.
  • Patatesler haşlanıp salatalık şekilde doğranır.
  • Soğan minik küpler şeklinde salatalıklar halka halka doğranır ve patatesle karıştırılır.
  • Tuzotlu kaynamış su ve diğer  malzemeler eklenir ve güzelce karıştırılır.

Servis önerisi: Salatayı 3-5 saat bekleterek patateslerin soslu suyu iyice emmesini beklerseniz tadı daha da güzelleşecektir.

Ayrıca isteğe göre bir kaşık mayonez ve bir kaşık yoğurt  ilave ederek daha tanıdık bir tat elde edebilirsiniz.

Afiyet olsun…

Cevizli Pare

Ceviz ve  çikolatayı pek de birbirine yakıştıramayanlardandım, cevizli pareyi deneyene kadar. Yıllar öncesi tv. den almıştım tarifini. Altında tereyağlı kıtır  kurabiyemsi bir tabaka, üzerinde bol çikolata ve göz dolduran bütün cevizler…  Isırınca yüzünüze yayılan gülümsemeye engel olmak biraz zor oluyor.:)

Ramazan da tatlı yemeye bile fırsat olmuyor bana göre, çünkü geceler kısa. Ama bunun misafiri var tatlı krizi var her ihtimale yapıp ma aile ağzınızı tatlandırın.

                                   untitled

Malzemeler:
  • 1 bardak şeker
  • 1 bardak erimiş tereyağı
  • 2 yumurta sarısı
  • 2 bardak un
  • 1 paket vanilya
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu

Üzeri için: 200- 250 gr. iri parçalara kırılmış ceviz ve 70-80 gr. acı çikolata. ( Asıl tarifinde acı çikolata var ama sevmeyenler şeker miktarında azaltma yapıp sütlü çikolata da kullanabilir.)

Yapılışı:

  • Fırın 160° ye ısıtılır
  • Şeker, vanilya ile karıştırılıp yumurtalara yavaş yavaş eklenir ve hemen hemen şeker eriyene kadar uzun bir süre çırpılır.
  • Tereyağı ilave edilip bir süre daha çırpılır.
  • Toz malzemeler karıştırılıp çırpılan karışıma yavaş yavaş ilave dilerek yine çırpma işlemine devam edilir.
  • Hamur kek hamuru gibi sıvı değil ama kurabiye hamurundan da katı olacak.
  • Yağlanmış tepsiye hazırlanan hamur yayılıp düzgünce bastırılır, bıçakla istenilen şekilde dilimlenir.
  • Fırına konulup 30- 35 dak. pişirilir.
  • Fırından çıkarınca sıcaklığını kaybetmeden kırılan çikolata parçaları düzenli bir şekilde üzerine konur ve erimeleri sağlanır.
  • Eriyen çikolataların üzerine ceviz parçaları serpilip biraz bastırılarak yapışmaları sağlanır.
  • Tamamen soğuyunca dilimlenen yerlerinden ayrılarak servis yapılır.

Arnavut Böreği

Ramazanın tetiklediği paylaşma isteğimle herkese merhaba… Aslında bir süre daha sesiz kalmayı planlıyordum ama mübarek günlerin yaklaşmasıyla konumuz olan yemeklerin de gündeme oturduğu bir döneme giriyoruz.

Uzun süre yazmayınca toparlamak biraz zor oluyor fark ettiğiniz gibi.:) Ama olsun,  konu yemek olunca edecek bir iki kelam elbet bulunur.

Arnavut böreğinin adını eminim siz de benim gibi çok duymuşsunuzdur. Ama tadını bilmeyenler için denenmesi gereken ve bence kolay yapılabilen bir börek. Hazır yufkalı börekler gibi şipşak olmasa da el açması börekler kategorisinde orta kolaylıkta bence.

Ramazanın maneviyatına yakışan, abartısız sofralarda ağız tadıyla yaşayacağınız iftarlar dilerim…

Bild 1882

Bild 1858

Hamuru için malzemeler:

  • 500 gr. un
  • tuz, su

İç malzemesi:

  • 300 gr. kıyma
  • 2 tane soğan
  • Bir miktar maydanoz

Ayrıca yarım bardak sıvı yağ ve açmak için bir miktar nişasta

Yapılışı:

  • Kıyma tavada rengi dönene kadar kavrulup ince kıyılmış soğan eklenir ve bir süre daha kavrulup altı kapatılmadan tuzu, karabiberi ve maydanozu konur.
  • Un, su ve tuzla yumuşak olmayan bir hamur yoğurulup 15- 20 dak. dinlendirilir.
  • Hamur ikiye bölünerek her parça 15 bezeye ayrılır, böylece otuz beze hazırlanır. ( Gözünüz korkmasan çok zahmetli değil.)
  • Nişasta ve bir miktar un karıştırılarak yufkaları açmak için kullanılır.
  • Her beze tabak büyüklüğünde açılır aralarına yağ sürülür ve üst üste konarak 15 beze tamamlanır (En üste yağ sürülmez.)
  • Hazırlanan açmalar buzdolabına konarak diğer beze gurubu  de ayni şekilde hazırlanır ve dolaptaki açmalar alınarak yerine acılan diğer  açmalar konur.
  • Buzdolabından alınan birinci gurup açmalar böreğin yapılacağı tepsi büyüklüğünden biraz daha büyük olacak şekilde açılır.
  • Açılan yufkala uçları ortada birleşecek şekilde katlanarak açılan zeminden kolayca alınır ve  yağlanan tepsiye biraz buruşturularak ve kenarları dışarı sarkacak şekilde serilir.
  • Hazırlanan harç eşit bir şekilde yufkanın üzerine yayılır ve dolaptaki diğer açma gurubu da ayni şekilde tepsiden büyük olarak açılır.
  • Dolaptaki diğer açma gurubu da ayni şekilde açılır ve tepsinin üzerine yine biraz buruşturularak tam tepsinin büyüklüğüne gelecek şekilde serilir.
  • Alttaki yufkanın kenarları üste katlanır ve börek resimdeki gibi üçgenlere kesilir.
  • Bardakta kalan yağla böreğin üzeri yağlanır ve 190 de pişirilir.

Yanına bir çorba ve salatayla ilk iftar karşılanır…