Tüm Muhammet ümmetinin cuması mübarek olsun. Bu gün cuma yazısı olarak paylaşacağım insanımızın acı ama gerçek olan vefasızlığına bir örnek teşkil ediyor. Babasını bile tanımıyoruz ki oğluna sahip çıkalım! Face de dolaşan bir video da mikrofon uzatılan insanlar ne yazık ki ne Mehmet Akif’i, ne İstiklal marşının kim tarafından yazıldığını, ne de marşımızın sözlerini bilmiyor. Bu nasıl bir cehalet ki, bu kadar yakı tarihten bile bihaberiz!
MEHMET AKİF´İN OĞLUNUN YÜREK YAKAN HİKAYESİ
Devlet; Mehmet Akif´e sahip çıkamadığı gibi onun emaneti olan oğluna da ayni şekilde sahip çıkamadı. Mehmet Akif´in oğlu, yoksulluk içinde sokaklarda hayatini geçirdi ve ölümü de ayni şekilde acı oldu. Akif´in oğlunun cesedi bir kış günü çöplükte bulundu.
MEHMET AKİF´İN OĞLU KAPIMI ÇALDI VE…
Yasanan bu sahipsizliği ve arkasındaki dramı anlatan en acı örneği ise Gazeteci-Yazar Çetin Altan, 2006 yılı başlarında SkyTürk´te bir bayram sabahı katıldığı programda açıkladı.
Altan, çıktığı programda Akif´in oğluyla ilgili hatırasını anlatırken, ekran başındaki milyonlarca kisi duydukları karşısında isyan ederek, gözyaşlarına boğuldu.
Çetin Altan, Mehmet Akif´in oğluyla ilgili yaşadığı o gözleri yaşartan anları 4 yıl önce söyle anlatıyordu;
“İstiklal marşının şairi Mehmet Akif Erksoy’u hepimiz tanırız. Çok ünlü bir vatan şairi olarak biliriz. Çünkü İstiklal marşını yazmıştır. Yarışmayı kazandığı halde, para ödülünü almayı reddetmiştir. Ama biyografi okumayı bilmediğimiz için mesela yoksulluk içinde geçen bir hayat sürdüğünü pek bilmeyiz.
Size bir anımı anlatayım. 1966 sonları, bir öğle sonrası odamdayım. ‘Sizi biri görmek istiyor’ dediler. ‘Buyursun’ dedim. İçeri tıraşı uzamış, üstü başı bakımsız, yaşlıca, çelimsiz bir adam girdi. Hazrolu andıran bir duruş ve hafif bükük bir boyunla; ‘Bendeniz Mehmet Akif’in oğluyum’ dedi. Bir anda ne olduğumu şaşırdım. Nasıl şaşırdım bilemezsiniz. Eski bir dostluk havası yaratmak istercesine; ‘Oooo buyurun buyurun, nasılsınız?’ türünden bir yakinlik göstermeye çalıştım. O, tavrını bozmadı; ‘Rahatsız etmeyeyim, sizden ufak bir yardim rica etmeye gelmiştim’ dedi. Gökler mi tepeme yıkıldı, yer mi yarıldı da, ben mi yerin dibine geçtim; doğrusu fena, allak bullak oldum. Ve tek yapabileceğim şeyi yaptım, cüzdanımı çıkartıp uzattım. O, bükük boynuyla: ‘Siz ne münasip görürseniz’ dedi. Cinnet cehennemlerinin tüm yıldırımları düşüyordu yüreğime. ‘Durun bakalım neyimiz varmış’ gibiler den cüzdanı açtım; içinde ne varsa çıkardım, fazla bir şey de yoktu, elimde tuttum. Bir iki adim attı. sanırım sadece bir 10, yahut 20 lira aldı. ‘Çok çok teşekkür ederim, rahatsız ettim’ dedi ve çıktı.
Aradan bir ay geçti geçmedi; gazetelerde küçük bir haber ilişti gözüme: Beşiktaş taki çöp bidonlarından birinde Mehmet Akif’in oğlunun ölüsü bulunmuştu! ”
Çetin Altan´in anlattığı bu hatıranın sonundaki su sözleri ise fazla söze gerek bırakmıyordu;
“Mehmet Akif’in oğlunun ölüsünün bir çöplükte bulunduğunu çoğu kimse bilmez!
RotaHaber