Cuma Yazıları / Ölüm…

Tüm inananların cuması mübarek olsun.

İçinizde ölümü yaşan bir çoğunuz vardır. Gidenin arkasından hissedilen o gariplik ve çaresizlik hissini de bilirsiniz. Ben bunu belki 20 senedir hissedip çeşitli şiirlerle dile getirmişimdir ancak ilk kez bu şekilde gerçekten duygularıma tercüman satırlar yazdım. Merak atmeyin çok şükür etrafımda giden gelen yok. Bu çook eski bir sızının şimdiye uyarlanmış yansıması.
 
Ölüm

İnsanın farkına bile varmadığı acziyeti aslında gitmek. Kişi için önem taşıyan, paha biçilmeyen her şeyi, herkesi  bırakıp gitmek. Çekmecede duran çorapları, dolaptaki elbiseleri, yastığı, yorganı… Bir gün önce kullandığı diş fırçası, buzdolabında yarısı yenmiş bir çikolata, masanın üzerinde okunması zor birkaç karalama not…

Her şeyin,  ama her şeyin onun dokunmasına alışık halde öylece kalması… Bir varmış, bir yokmuş insan aslında. Hiç bitmeyecek sandığımız bir varlık gayyası içinde, hep elimizde olacak sandığımız elleriyle… Yahut kahredip kızgınlığımızı sayıp döktüğümüz halleriyle,  ama hep var olacağını sandığımız bir garip insan.

Başka seçeneği olmadan gider aslında. Parmağındaki yüzüğe bile sahip çıkamayışını anlatır. Vakti gelince kendi bedenine bile hükmetmekten aciz zavallı bir yolcu! “Benim!” dediği  şeylerin kiracısı… O meşhur iradesinin beş para bile etmediği bir yolcu.

Gitmek belki de ömür boyu yaptığı her şeyle çelişmektir. Çünkü doğumuyla başlayan serüven gideceğini unutturur insana. Tükenmez emeller besler…  Kendini dünyaya gömer… Gömdükçe unutur gitmeyi, unuttukça  unutulacağı  zannıyla aldanır!

Geride bıraktığının değersizliğini, önemsizliğini gidince anlar insan. Ölümün sessiz ama derin çentiğini alabildiğince hisseder geride kalan. Hayat elbisesinin meğerse ne kadar iğreti giyildiğini fark eder. Ona ait bir eşyayı tutarken, giderken bıraktığı parmak izlerine dokunmaya bile kıyamaz.

Ve anlar ki, insan dünyada bir izden ibaret. Vakti gelince ölüm silgisiyle tamamen silinecek bir izden ibaret…

Şükran Sargın

Yorum bırakın