Türkçeyi Konuşamayan Türk Gençleri! – Cuma yazıları

 

Dün gece Avrupa’ya yönelik yayın yapan bir televizyon kanalında, Avrupa’da yaşayan Türk’lerin dil problemi anlatılıyordu. Hemen aklınıza yabancı diller ile ilgili problemler gelmesin, Avrup’alı Türk’ler ana dilini konuşamıyor! Burada yaşayanlar bu yazımı garipsemez ama Türkiye’den okuyanlar oldukça şaşıracaklardır. Ben Almanya’da yaşadığım için burayı örnek vereceğim, ancak bu durumun burayla sınırlı olduğunu sanmayın.
İlk gelen nesiller burada dünyaya gelen çocuklarına Türkçeyi öğretmek adına hiç bir çaba sarf etmemişler. Evde konuşulduğu kadarıyla, çocuk anne ve babasının Türkçe’sini öğrenmiş. Çoğu ailede, bu saf Türkçe de olmamış. Okumak oldukça az olduğu ve genellikle Almanca öğrenebilme kaygısı taşındığı için, ana dil hep geri plana atılmış. Devamındaysa kendini kendi dilinde ifade etmekten, karşısındakinin Türkçe konuşmasını anlamaktan aciz nesiller ortaya çıkmış. Kullandıkları kelimeleri ailelerinden duydukları gibi söylüyor bu gençler. Yani konuşacağı kelimenin yazıya dökülmüş şeklini görmemiş, bilmiyor! Kulaktan dolma bir Tükçe. Mesela: Hurmaya furma, misafire safir, yıpranmaya hıpranmak gibi. Bunlar sadece benim duyduklarım, gerisini siz düşünün. Yabancı bir dil öğrenmedeki ana kuralın, kendi diline vakıf olmaktan geçtiği bilinmeden, sadece Almancaya ağırlık verilmiş. Sonuç olarak ta öğrendikleri sokak Almanca’sını geçememiş. Ve ondan da daha kötü bir Türkçe! Yolda yürürken yanımdan geçen Türk gençlerinin konuşmaları gelecek adına yüzümü kızartıyor. Türkçedeki en çirkin sözler nedense bu gençlerin ağzında. Bir genç kıza yakışmayacak kabalıkta savrulan küfürler!
Daha acı olansa, bu durumdan bu gençlerin ve ailelerin haberi bile yok. Yani bu bozuk konuşmaları fark dahi etmiyorlar! O kadar kanıksanmış ki, kimse bir diğerini yadırgamıyor, düzeltmek yolunda adım atmıyor. Yazık bu gençlere, yazık onları büyütmekten öteye geçememiş ailelerine. Alman toplumundaki kalitemizi düşürmenin yanı sıra kendi kültürümüzü de yozlaştırıyorlar. Sadece Avrupa topraklarında bile yaşamayı sınıf atlamak sanıyorlar maalesef! Ve onlar için gerisi hikaye…
Oğlumun Türkçe öğretmeniyle yaptığım konuşmalarda bu gençleri eğitmek için gösterdiği çabayı anlatıyordu. Ama aldığı karşılık insanın yüreğini burkuyor. Kimi aileler bu derslere bile göndermiyor çocuklarını. Dilini kaybeden bir nesil kendini yaşatamaz. Eninde sonunda bu toplumun içinde eriyip kaybolacaktır. Sesimi duyurabilsem buradan, asıl olan Avrup’alı olmak değil, özündeki insan olmak, onu yetiştirmek, eğitmek, hayattaki değerlerine sahip çıkmaktır diyeceğim ama…
Türkiye’nin dışında yaşayan ve çocuklarına güzel dilimizi en güzel bir şekilde öğreten tüm aileleri kutluyorum. Öyleleri de var çünkü.

Türkçeyi Konuşamayan Türk Gençleri! – Cuma yazıları’ için 31 yanıt

  1. ewet arkadaşım çok haklısın ve bende buradaki izlenimi vermeye çalışıyım yani Türkiçe konuşanlarda da avrupa özntisi var bunu sayın F.GÜLEN çok iyi anlatmış ikindi yağmurları kitabında.türkçe kelimelerin içine ingilizce karıştırılıyor.ve diyorki f.g. sanki yabancı kelime mecburmuş gibi veya bilgi seviyesi yabancı kelime konuşmakla ölçülüyomuş gibi dşünen düşüncesizler çok.farklı olma,az bilinen veya çoğu insanların bilmediği bir sözü söyleme başarılı ve bilgili görünme hiç uygun olmadığı ve pek münasebetsiz kaçtığı başka dillere karşı konuşma gayreti sarf ediliyor. mesela bir dükkan açarken bile yabancı isimler koyulur artık nedense…tartışılır.ve aslında böyle bir arayışı lüks,fantazi ve kompleksli ve bilgçlik taslıyan insanlarda olurmuş.aslında bizim dilimiz derinlik ve enginliğin yanında oldukça sade ve anlaşılır bir dildir.ve türkçeyi çok dikkatli kullanmalıyız ,yabancı ülkelerde bulunan aileler bu hususta daha dikkatli olmalıdır.diyor sayın F.GÜLEN…yazın yer verilmesi gereken bir konuydu sağol bu arada bunlar benimde düşüncelerim.ve yeni nesilde kullanılan kuğul olmak v.s. gibi laflarda Türkçemizi yırtmaya çalışıldığını gösteriyor.ama yanlış anlaşılmasın mizaç değil benim burada dediğim. çünkü mizaç küçükken görerek olageldiği için onlara söz söylemeye hak göremiyorum çünkü küçükken görülen bilgiler etraf ,davranışlar, eğitimler, istemiyerekde olsa mizaç öğrenmek gibi konular taşa işlenen nakış gibi kalıcı olur. diyorum hakkını helal et uzun bir yazı oldu aslında söylenmesi gereken çok konu var ama … şimdilik bu kadar Allah’a emanet ol.yazımın düzgün olmadığı içinde…kusura bakma…

  2. Lavantincigim,yazin cok güzel,bu konuya duyarli anne olarak etrafimizda gördügümüzde bu yanlis konusanlari gülsek mi? aglasak mi? bilmiyorum.Insallah yeni bunu fark eder de cocuklarimiz ana dilini güzel ögrenirler.Cuman mübarek olsun canim.Selam ve dua ile.

  3. dil öğrenimine çok önem veren biri olarak yazını okuyunca kahroldum,çok üzüldüm..keşke yapabileceğimiz bir şeyler olsa..slmlar cnm

  4. Hayatı boyunca Türkiye’de yaşamış olup Türk dilini konuşamayanlara ne demeli? O kadar çok ki konuşamayan, yanlış konuşan, yazamayan, yanlış yazan. Belki hepsi okumamaktan kaynaklanıyordur diyorum.

  5. Canim, benim de uzerinde durmak istedigim cok onemli bir konuya deginmissin.Ben de Amerika ve Fransa gibi ulkelerde gecirdigim yaklasik 10 yillik gurbet deneyimimden edindigim bilgilere bakinca, sana tepeden tirnaga hak veriyorum. Amerikada cok aile taniyorum cocuklari ingilizce ogrensin diye evde hic turkce konusmayan. Ve o cocuklar da tek kelime turkce anlamiyorlar. Uzucu. Turkceyi nasil olsa ogrenirler, simdi yabanci dil konussunlar diye yaklasiyorlar.Sahsen ben kendi uygulamamizdan bahsedeyim; Amerikadayken bizim evde ingilizce olarak soylenen her kelimenin bedeli 10 cent cezaya karsilik geliyordu. Bu kelime hemen turkcesi ile duzeltilirse ceza kalkiyor, yoksa hafta sonunda cocuklarim tutan yekun miktari az harclik aliyorlardi. Cok eglenceli ve ogretici bir yontemdi bu, tavsiye ederim.Esim ve ben iyi derecede ingilizce bildigimiz halde evlatlarimiz bizim kulturumuze yabanci kalmasinlar diye bu yolu tercih ettik. Ve her ne kadar evde turkce konussak da, bu yetmez deyip cocuklarimizin yaslarina uygun ders kitabi, kitap, her ne varsa alir getirir, ozel turkce dersi yapardik. Turkce okuma yazma ogrettik onlara, cografya, tarih bile calistik. Simdi Turkiye’de ilk yilimiz. Bu ilk donem karnesiyle birlikte kizim takdir, oglum tesekkur belgesi aldi, ogretmenlerimiz saskin, ilk basta okula bile almak istememislerdi, simdi bize tebrikler yagiyor.Uzun lafin kisasi, isteyince ve caba gosterince oluyor. Sukurler olsun.

  6. Canim yine ne güzel bir konuya deyinmissin bende kendi adima evimde yaptigim seyleri söyleyim,kizim daha 5 yasinda ve hem türkceyi hemde almancayi cok iyi konusuyor evimizde almanca konusmak yasak sadece kindergartende almanca konusuyor evdede sadece Türkce.Konusurken aralara bazen unutup Almanca kelimeler katiyor fakat ben yinede tamamini Türkce olarak tekrarlatiyorum,tabiki okumayi ve yazmayi ögrendiginde Türk derslerine gönderecegim simdiden birkac kitap aldim Türkce ama henüz okuyamiyor.Insallah Türkceyi en iyi sekilde ögretebiliriz cocuklarimiza bunun icin simdiden gayret ediyorum.Hayirli cumalar,sevgiler…

  7. Kuşak çatışması eskiden büyükanne ve torun arasındaki yaşam farklılıklarına söylenirdi, şimdi neredeyse arada 10 yıl fark olduğunda kuşak çatışması oluşuyor. Dil de farklılık, giyimde uçukluk, anlayışta farklılık gidişat her geçen gün zorlaşıyor çocuk yetiştirmek ne büyük sorumluluk.

  8. Melek’ciğim, Hoca Efendi çok güzel noktalara temes etmiş hep olduğu gibi. Zaten Türkiye’deki durumda iç açıcı değil ama buralar daha fazla kan kaybediyor. Bahsettiğim programın sunucusu bile hayretler içindeydi ve sert tepkiler veriyordu ister istemez. Durum aslında çok vahim! ama ben insanların bu yarayı görememesine kızıyorum en çok! Herkes duyarlı olsa ve evladıyla biraz daha zaman geçirip, eğitimiyle ilgilense çok yol katedilecek.Selametle…Serap senin de cuman mübarek olsun. Sen de Almanya da yaşayan ve duyarlı bir annesin. Etrafında gözlemliyorsundur. Rabbim daha iyi yönlere döndürsün inşallah.

  9. Süheyla, inan ki hep kahroluyoruz. Bazan uyarmak isiyoruz sohbetlerde konuyu açıyoruz ama anlatamıyoruz. Kimi anneler o kadar kendini düşünüyor ki, sabah altıdan akşam 4 e kadar çocuğunu Alman eğitimcilerin eline verip kendileri günlerini gün ediyorlar! Çocuk evine otele gelri gibi geliyor. Bu nasıl bir sorumluluk duygusudur anlamıyorum!Tijen, elbetteki okumamaktan kaynaklanıyor. Aileler okullarda olan türkçe derslerine gönderse, çocuğuna düzenli olarak kitap okuyup, okumasını teşvik etse, tabiki çok şey değişir. Böyle duyarlı ailelerin çocukları iki dili de çok güzel konuşuyor ve entellektüel seviyelerini yükseltiyorlar. Bu sorun Vatanımda da var ancak okullar Türkçe, sosyal hayat Türkçe, tv ve radyolar Türkçe. Dolayısıyla kaynak var. Konuya duyarlı biri olarak, buralarda ki gençlerle sohbet etme fırsatın olsa senin de çok üzüleceğini tahmin ediyorum. Her ev de olması gerek bir kitaplık, acil yardım kutusu kadar zaruri bir ihtiyaç. Okumanın önemini anlayabilsek zaten sorun başlamadan biter.Sevgiler…

  10. Fulya’cığım, teşekkür ederim yorumun için.Sevgiler…Nurgül’cüğüm, Allah sen den razı olsun. Hayran kaldım gayretine. Elbette ki, sulanmayan bir fidanın meyve veren bir ağaç olmasını beklemek saflık olur. Ama nedense kimi insanlar eğitimin, özellikle aile içi eğitimin önemini anlamıyor. Oysaki siz de olduğu gibi örnekleri çok. Sanki bu imkansız , insan üstü birşey gibi algılanıyor. Tek yapmamız gereken çocuklarımızı yakından takit edip yaş ve kapasitelerine göre onlara gerkli bilgi ve eğitimi vermek. Tamam zordur ama meyvesi çok güzel değil mi? İnşallah sizin kadar başarılı oluruz bu konuda.Sevgilerimle…

  11. Seval’ciğim, yazdıkların aslında hiç de zor şeyler değil. Sadece biraz daha hassas davranıp, çocuğunu iyi takip etmekten geçiyor. Çocuk konuştuğu zaman söylediği olumsuz ve yanlışı görmezden gelirsek, her konu da olduğu gibi o yırtık ilerde kapanmayacak şekilde büyüyecektir. Yanlışını düzeltip doruyu öğretirsek, belki bir, belki beş tekrar edeceğiz ama, bir süre sonra o da vazgeçecek en azında aile içinde hoş karşılanmadığı için rahatsızlık duyacaktır. Sen de tebrik ettğim ailelere güzel bir örneksin.Sevgilerimle…Ne güzel demişsin Aymen. Bu çatışma bizde daha fazla. Çünkü çocuklar doğuştan ailesini beğenmiyor, farklı olmak istiyor. Belki de çocuğa verilen veya verilmeyen değerler bellirliyor bu gidişi. Kendine saygı duyan bir ailenin çocuğu ailesine saygı duyar diye düşünüyorum ama farklı örnekleri de olabilir. Aslında çocuk kendi kültürünü bilerek ve ondaki güzellikleri öğrenerek büyümeli. Geçmişine saygı duyması için yapılması gerekneler yapılmıyor. Atalarımız geçmişimiz düşmanlarına karşı kötüydü, gençlerde o düşmanların ağzıyla konuşan ve yazan bir kısımların tarzıyla düşünür ve yaşarsa elbette ki kuşak çatışması olur. Allah sonumuzu hayretsin inşallah.

  12. Yazdıklarına katılıyorum.Bizde ebeveynler Türkçe okuyup yazamıyorlar ki doğru dürüst.Çocukalrımıza kızmadan kendimizde aramamız gerekiyor suçu.Bu arada sohbetini çok özledim.Benim güzel arkadaşım.Kendine dikkat et.Allaha emanet olun hepiniz.

  13. Hoca efendiniz bu çocuklar için bir çare düşünemiyor mu?Gelecek toplantınızda bu öneriyi önersen ne iyi olacak.Senin Türkçen nasıl merak ettim?Avrupa’ya gitmeden önce hangi köyde yaşıyordun?Sizin gibi örümcek kafalı zihniyetler değilmi oralarıda bu hale sokan.Önce otur önüne bakıp düşün.Kimsenin Türkçesini yargılamak sana ve senin yozbalara düşmez.Melek denilen kadında senin gibi değilmi.Al birinizi vur ötekine hesabı.Yazık,hemde çok yazık!

  14. Serap hanım, siz hiç merak etmeyin, hoca efendi ileri görüşlü va aydın bir insandır. Yani bu konu da-hep yaptığı gibi- duyarlı davranınmış gerekeni yapma konusunda gayret sarfetmiştir. Cematte yetişen gençler çok güzel Türkçe öğreniyor ve konuşuyorlar maşallah. Kafanızı yormayın, hocamız siyden çook önce konuyu ele almış zaten!Bellik ki yarası olan birsiniz ve bu yüzden yazının eleştiri bölümünü üzerinize alınmışsınız. Yoksa çaba gösteren aileleri tebrik ettiğim bölümle ilgilenirdiniz.Elhamdülillah Türkçem çok iyidir. Köyden de gelmedim. Velev ki köyden gelmiş olayım, kendini yetiştiren her ortamda yapar. Ama sizin gibi başkasının görüş ve fikirlerine saygıdan ziyade saldırıyı tercih edenlerse, yüksek eğitim de alsalar olmuyor işte, zorla değilya!:)Sırça köşklerinizden(!) çıkıp, yaşadığınız topluma katılma tahammülünü gösterseydinz, inanan insanlara yobaz demektense kendinizin dar görüşlü olduğunuzu fark ederdiniz. Nasıl bir zihniyette olmalısınız ki, benim anlatmaya çalıştığım iç acısı durumu çarpıtıp bu boyuta çekebilmişsiniz. Bence pskolojik desteğe devam edin, çünkü sizin zihniyet bu aralar antideprasanla ayakta durur oldu!Avrupa’yı gözünde medeniyetin sembolü gören sizin gibi insanlardır. Benim için medeniyet benim özümdedir, atalarımdır, yani Osmanlıdır! Ben Avrupa’da olmaktan üzüntü duyuyorum. Sokakları hayvan pislikleriyle dolu bir uygarlık, bana olduğumdan fazlasını zaten katamaz. Yani, ben buralara gelmeden önce de bendim şimdi de benim. Size tavsiyem, bir an önce çevrenizle ve kendi ırkınızla dost olmanızdır, yoksa aynı havayı soluyup, aynı dili konuştuğunuz, aynı köklere sahip olduğunuz insanlara gerici, yobaz vs. gibi yakıştırmalar yaparak mazallah akıl sağlığınızı muhafaza edemeyecek hale gelebilirsiniz!Allah gerçekleri görmeyi nasip etsin sizlre.

  15. Çiğdem’ciğim zaten çocukların günahı ailenin omuzunda. Onlar aldıklarını yansıtıyor sadece. Ben de seninle sohbeti çok özledim, görüşürüz inşallah.Sevgiler…

  16. Sevgili lavantin, sen canını sıkma bu tür hoşgörüsüz insanlar için.Biz senin seviyeli ve imanlı yazılarının takipcisiyiz.F.G. Hoca efendi gibi bir zatı muhtereme bile saldıran bir zihniyetten ne beklersin?Serap hanımın saygısızlığı ortada. Bizler seni de tanıyoruz.Yolun açık olsun kerdeşim.Fethiye

  17. Serap rumuzlu hanim,Sizi F.Gülen hocamiza saldirmaktan dolayi kiniyorum. Hem ne alakasi varki hocamla burda yazili olanlarin. Bu sayfa onun sayfasimi?Hayir, herhangi inancli bir kardesimisin sayfasi.Nedir sizin Allah onun dostlariyla la alip veremediginiz.Lütfen sacmalamayi birakin artik.Fikirlerinisi artik kimse benimsemiyor. Amaciniz nedir???Allah akil fikir versin !

  18. Farklı fikir beyan edenler hakaret etmeden, çirkin sözler sarfetmeden kendi fikrlerini savunma konusunda yeterli değiller mi?İlla da ben çirkin laflar sarfedeceğim diye içlerinde durduramadıkları hayvani bir dürtü var ise örümcek kafalılar, yobazlar gibi kelimeler çok out yahu:)) modası geçmiş ezberden sözcükler onlar:))Kendi fikrinin doğruluğundan ve güzelliğinden bahsetki insanları ikna edebilesin tabi eğer var ise…

  19. Serap,bunlar haciyla hocayla olacak seyler degil.Farkinda degilsin galiba TÜRKCE;TÜRKCE ve yine TÜRKCE diyorum.Ana dilimizden bahsediliyor yazida.Senin o medeniyet diye bagirdigin avrupa,bugün dokuz kisiye mezar oldu.Gözlerini bile kirpmadan yaktilar cocuklari ve annelerini.Sen bunlari duyupta icin yanmamistir,eger yansaydi AVRUPA VE MEDENIYET diye bagirmazdin.Eger hocayla olsaydi güzel Türkcemizi ögretmek bende gönderiridim cocuklarimi,hatta sende gönder bence.

  20. Lavantincigim,sayfana virus girmis galiba.Seni uzmek icin yazdiklari belli,ama biliyorum ki sen böylelerine papuc birakmazsin.Serap, isim olarak ayniyiz ama fikir olarak degil.Arkadas kendisi köyden gelmis herhalde yarasi var gocunuyor.Bende koyden gelmeyim ama gurur duyuyorum,halimden de memnunum.Türkceminde iyi olduguna inaniyorum ve cocuklarimida iyi yetistirdigime inaniyorum.Boyleleri kendilerini ifade etmek icin hemen meydanlara atip miting yapiyorlar.Ama nafileee.Lavantincigim sana yine tesekkur ediyorum,böyle yazilarinin devamini bekliyorum canim.selamlarimla.

  21. Lavantincim evet haklisin katiliyorum ama bence devletimiz tükce egitim verecek ögretmenler gönderse daha iyi olur.Almanyaya ilk gelen nesil ünüversteli kesim degilki,genelde hepsi olmasada kirsal kesimden gelmis insanlar.Konustuklari türkce kendi yörelerine ait sifeleriyle konustuklarindan cocuklarinada öyle ögrettiler.Türkce okul yok tv yok.Cocuklar alman ögrencilerle beraber arkadas,evde yanlis türkce.Aileler yapsa ne kadar yapabilirlerdiki.Benim annem bana türkce kitap alirdi,okurdum,ama malesef daha sonra türkcem o kadar gerilediki is hayatimdan dolayi (sadece almanlarla tüm gün beraber oldugumdan)yanimda sözlük tasimak zorunda kalirdim.Halimi anlamamazdim dogru dürüst,takilir kalirdim.Azmettim simdi cok sükür eskiye göre süperim yani;)ve daha da kendimi egitmeye calisiyorum.Cocugumda cok güzel türkce konusuyor,almancayida yeni seni ögreniyor kreste.Efendi geclerimizde var ama senin anlattigin tarzda malesef cok.Almanlarda iste bir kötü birsey bulunca firsat bilip tüm türklere kötü damga vuruyorlar malesef “Fremd und gefählich” :(Yazilarindan dolayi cok tesekürler ve sana iyi bir hafta diliyorum canim.

  22. sayın serap hanımcım ismim geçtiği için yazınızda kendimi bu yoruma muhatab gördüm..sizde kendi çapınızda hakılısınız,kızmıyorum size sinirlenmiyorum.gayet olgun iki insan konuşması gibi olsun.kızmıyorum çünkü aileden çevrenizdn aldığınız davranışlar hareketler din ve ahlaki değerler herkezle aynı olmıyacaktır muhakkat.ama bir düşünsek aslında ben bunu birazda kendime hitaben söylüyorum diyebilirim.bir düşünün gözlerimiz her lahza etrafın fotoğrafını çekiyor,ve bir düşünün parmamızda gözmü var her yerimizi gözü kapalı kaşıyoruz ve bir düşünün gözümü kapalıyken dahi karpuzla kavunu koklayıp kokularından anlıyabiliyoruz.hangi meyve olduğunu bir düşünün .bir senenin kıymetini sınıfta kalan bilir,bir ayın kıymetini erken doğuran kadın bilir,bir haftanın kıymetini dergi çıkartan bilir, bir saatin kıymetini sevgilisini uğurlarken peronda pekliyen bilir,bir dakkanın kıymetini uçağını kaçıran bilir, bir saniyeenin kıymetini ölümden son anda kurtulan,bir salisenin kıymetini gümüş madalya alan bilir,insanın satın alamıyacağı tek şey zamandır.ama bozuk para gibi harcıyoruz bunu.sanki bin sene yaşıcaz zavallıyız.gencim ben bana bir şey olmaz dün gitti diyor birisi bugün varsın.yarın varmı ölen hep ihtiyarmı diyor.kurnassak gidiceğimiz yere hazırlancaz azıcık baksak etrafa gözlüğümüzü çıkarıp kainatı en muhteşem fuarı burası..sorarız birine Allah varmı.. var ciddimi söylüyon: eee yok gibi yaşıyon.mevlana diyorki her zerre içinde bir güneş taşır.zerre ağzını açarda o güneş çıkarsa kutudan ortalık tuz buz olur ışıltısıylan.mevlana nerden görmüş bunu biz hala göremiyoruz.zerreyi kes ortadan güneş çıkar diyor..mimar sinan taa ozamanlardan deve kuşu yumurtasının böceklere iyi geldiğini nerden biliyordu. ki camilere koyulur.yumurtanın üzerinde yaklaşık 10000 gözenek var enbriyo oluşurken içeri oksijen girmesi lazım.dışarı karbondiyoksit çıkması lazım.bir gözenekten 6 milyar molekül var saniyede. hiç trafik kazası yok.elimizi oynatmanın ne derece büyük bir nimet olduğunu felç olup hekrar sağlığına kovuşan birine sor sana neler anlatır elini oynatmak hakkında.nimetler içindeyiz görmüyoruz. bunları fırının içine atmak istiyen birii dinlermiyiz arkadaş olurmuyuz olmayız ama şeytanla arkadaş oluyoruz.başkalarının tecrübelerini yaşıyarak tastik etmek büyük salaklıktır inanıyorsan at kendini onuncu kattan gör öldüğünü.mesela tuz sodyum patlayıcı bir madde,klor de zehirlidir.sodyum klor milyonda bir olsa ölürüz binde bir olsa 15 dk yaşıyamayız ikisi anlaşıp bir araya gelicekler tuzu meydana getircekler ve vücdumuzda su tutucak ve biz hala hiç birşey anlamıyoruz.inan Allaha şirk koşsak anlarım ama Allaha şirk koşmak yetmiyor şeytanın dediğini yapıyoruz. yazık bize..daha yurt dışında Türkiye nin Türkçe dili diye bir dil olmadığını bilenler o kadar çok ki ama şimdi bunar o beğenmediğiniz f.g len sayasinde çözülüyor artık bırakın Türkiyeyi Türkçe konuşuyorlar ..bunun neresi kötü bu anlattıklarımı o beğenmediğiniz çok saygı duyduğum f. Gülenin kitaplarını okuyarak aştım.size tek söylemem gereken f.g nin kitaplarını gözünüzle değil gönlünüzle okumanız.sayın serap kardeşim hakkınızı helal edin.uzun ve düzgün olmıyan bir yazı oldu malumunuz gece 3.15 ve gözlerimden uyku akıyor.hakkınızı helal edin. Sevgi ve saygılarımla…

  23. Sevgili Fethiye, Izmirli Hanim rumuzlu arkadasim, Aymen’cigim, Sümeyye Hanim, Serap,(blogcu arkadasim)Yaren ve Benimle birlikte bu sacmaliga maruz kalan Melek’cigim, tesekkür ederim destek ve yorumlariniz icin. Zaten bu tür zirvaliklari bir daha yayinlayip seckin blog okuyucularimin okuma zevkini bozmayacagim. Sizlerle de paylasarak cevap verme zahmetinde biraktigim icin, hakkinizi helal edin.Amacim, onun gibi kendinden baskasi icin adalet ve hakki reva görmeyenlere karsi, kendi düsüncelerimi ifade etmekti.

  24. Canım;Bende şu msn türkçesine(öyle bişey yok da var ettiler işte) kızıyorum çok fena bir durumda çocuklarımız…Selam yazmak yerine slmiyiyim demek yerine iiigörüşmek üzere allahaısmarladık demek yerine by v.b gibiben her seferinde oğluma uyarıyorum ama nereye kadar…Gençlerimiz iyice üşengeç oldu ne yazık ki:(Geçen gün oğlumu okula uğurlarken bana by dedi:(Gerisini siz düşünün artık…Allah bizlere kolaylık versin…Özümüzü oluşturan mihenk taşlarımızdan dilimiz çooook önemli lütfen es geçilmesin…muhabbetle…

  25. Lavantin sadece yurtdışında yaşayanlar değil Türkiye’de bu topraklarda yaşayanlar bile dili düzgün kullanmıyor her kelimenin içine yabancı bir sözcük konuluyor üzücü bir durum ama giderek yabancılaşıyoruz.

  26. lavantinciğim çok güzel konuya değinmişsiniz.Melekcim sende çook güzel ifade etmişsin. serap rumuzlu şahsiyette keşke,gerçek blog ismiyle hitap etse burda kimse rumuz kullanmıyor. o şahsı kınıyorum ne kadar karşıt görüşlü olursan ol. Herşeyin bir edebi var tartışmanında.çamur atıp atıp gitmek çok basit ve çirkin bir davranış geldi bana.kendini hakkıyla ifade edemeyenler bu tür anlamını bile bilmediği kulaktan dolma söylemlerle konuşurlar yazarlarveee son olarak eğitim şart konuşmada derdini anlatmada,yorum yazmada bile

  27. Sevgili Şükran, o konu bei de rahatsız ediyor. Yazarken elimden geldiğince noktalama işaretlerini bile yapmak istiyorum ama tabi hep mümkün olmuyor. Ama en azından kelimeleri tıraş etmiyorum. İnşallah çocuklarımız da biz de görerek, zamanla yerleşir yazışmalarına.Seda’cığım çok haklısın. Ama bana burası daha bir umutsuz vaka gibi geliyor. Kızlar bile erkekler gibi küfrediyor! Hoş küfür erkekte de çok çirkin ama bir kızın ağzından erkek küfürleri duymanın iğrençliğini sen düşün.Eğitim, eğitim, eğitim! Her yaranın baş sebebi yetrli eğitimin verilmemesi. Eğitim tv. deki dizi ve magazin programlarına bırakılmış malesef!Sevgili Dilek, Fatih Sultan Mehmet Han’a gelen bir hediye kutusundan yılanlar ve akrepler çıkar. Fatih’te kutuyu gönderen hediye olarak bal gönderiri. sebebini soranlara da “Herkes yediğinden gönderir.” der. Herkes kendinde barındırdığı hasletle konuşur. Bilgisi ve görgüsü kadar ifade eder. Kendi güzel olanın sözleri de güzel olur.

Yorum bırakın